18 Kasım 2013 Pazartesi

Diyarbakır'dan federasyon'a işaret - Mehmet Ali Güller

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cumartesi sabahı ABD ziyareti için yola çıkarken, saat 10.15'te Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenleyecekti. Ancak son dakikada basın toplantısının iptal edildiği, ABD ziyaretinin de bir gün ertelendiği açıklandı.
Dışişleri Bakanlığı, Mesut Barzani'nin Diyarbakır ziyareti nedeniyle Davutoğlu'nun ABD'ye bir gün geç gideceğini açıklıyordu. Devletlerarası ilişkilerde bu bir günlük erteleme durumu sıra dışıydı.
Tamam, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki "Erdoğan-Barzani görüşmesini biz teşvik ettik" diyordu ama Davutoğlu'nun ille de görüşmede bulunması gerekiyor muydu? Üstelik Davutoğlu, ABD ziyareti öncesi Foreign Policy'ye yazdığı makalede "ABD-Türkiye ilişkisi hayati olmaya devam ediyor. ABD ve Türkiye'nin birbirine karşı soğuk olma lüksü yok" diyerek, "bizi kullanmaya devam edin" mesajı veriyordu. (Akşam, 16 Kasım 2013)
Diyarbakır sözleşmesi
Davutoğlu'nun ABD ziyaretini bir gün ertelemesinin nedeni artık anlaşıldı.
Erdoğan, Barzani'yle görüşmesine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı İbrahim Kalın'la birlikte katılmıştı.
Hükümetin sesi olan Yeni Şafak, görüşmeyle ilgili haberine "Diyarbakır sözleşmesi" başlığı atmıştı. Üstelik "sözleşmeyi" doğrulayacak şekilde basına "Erdoğan ve Barzani'nin dört konuda mutabakat sağladığı" bilgisi de servis ediliyordu:
1. Suriye'nin kuzeyinde PYD'nin kurmak istediği de facto yönetime Barzani izin vermeyecek.
2. Barzani, çözüm sürecine destek vermeye devam edecek.
3. Kürt petrolünü Türkiye üzerinden dünyaya pazarlayacak boru hattından petrol en geç 1-1,5 ay içinde akmaya başlayacak.
4. Habur sınır kapısına paralel iki sınır kapısı 1 ay içinde açılacak. (CNNTurk, 17 Kasım 2013)
AKP'nin tepki korkusu
Bu maddelerden ilki, yani Suriye'nin kuzeyinde özerklik ilan edilmesi, aslında Erdoğan'ın BOP Eşbaşkanlığı göreviyle, Suriye'yi bu görev kapsamında hedef almasıyla ve hatta daha 2004 yılında ilan ettiği "Diyarbakır'ı merkez yapma" göreviyle çelişiyordu.
Nitekim ertesin gün Barzani'nin ziyaretinde yer alan KDP Başkanlık Divanı Başkanı Dr. Fuat Hüseyin Erdoğan'la Suriye'nin kuzeyini konuşmadıklarını açıklıyordu. (ANF, 17 Kasım 2013)
Anlaşılan Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı, bu maddeyi, hem de en üste koyarak, Türk milletinin tepkisini yumuşatmak istemişti.
Diyarbakır'dan Irak ve Suriye görevi
Erdoğan'ın Barzani'yle görüşüp "Diyarbakır sözleşmesini" yapmasından sonra Bismil'de dile getirdikleri, bu ziyaretin bir BOP nikâhı olduğu, Diyarbakır'ı merkez yapma hedefiyle ilgili olduğu görüşümüzü doğruladı.
Erdoğan Bismil'de şöyle diyordu dün: "Bu sadece bir başlangıç. Çözüm süreci sadece bir yıl içinde bizi bu kadar değiştirdiyse birkaç yıl içinde olacakları varın siz de bir hayal edin. Diyarbakır değiştikçe Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu değişecek. Diyarbakır değiştikçe, Irak değişecek, Suriye değişecek. Diyarbakır'dan doğan güneş tüm coğrafyamızı ısıtacak."
Erdoğan bu sözleriyle yıllardır vurguladığımız Türk-Kürt federasyonu hedefine işaret ediyordu!
Diyarbakır merkezli olarak Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeyi, hatta daha ilerisi için İran'ın batısı Türkiye'ye eklemlenecek ve bir federasyon olacak! Fakat iş orada kalmayacak: Bu büyük parça, Diyarbakır başkentli olarak sonrasında Türkiye'den de büyük bir parça kopararak bağımsızlık ilan edecek; Büyük Kürdistan olacak, İkinci İsrail olacak!
Bu ihanet projesinin şu anki rüşveti de, önceki gün Erdoğan'ın Diyarbakır'dan ilan ettiği bir "genel af" hazırlığıdır. PKK'ye aftır, Öcalan'a aftır...
Ancak şimdiden belirtelim: Büyük Kürdistan ABD'nin 60 yıllık projesidir ve bu proje en zirvesinde olduğu şu günlerde aslında en kırılgan durumundadır. Zira AKP ve PKK'ye bu projeyi yaptırtmayacak bir iktidar seçeneği artık belirmiştir. Erdoğan'ın Diyarbakır'ı merkez yapma görevi için acele etmesi de bundandır.

0 yorum:

Yorum Gönder