21 Kasım 2013 Perşembe

Bir Acayip Polis Kehâneti! - Müyesser Yıldız

Erdoğan yanlısı medya, 28 Şubat’ta verilen tahliye kararlarına ateş püskürüyor. HSKY’nın davaya bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini değiştirmesi çağrıları yapıyor. İddianame ve sanıkların savunmalarına bakan ise yok.

Oysa dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan’ın Avukatı Mehmet Ener bile, “Bu iddianamaye göre, bu tahliyeler yadırganmamalı”  diyor.

Gerçekten iddianamede o kadar çok tuhaf, çelişkili bilgi ve belge var ki... Bunlardan çok çarpıcı bir örneği anlatmadan önce, operasyon süreci ve medyaya sızdırılan bazı haberleri hatırlatmam gerekiyor.

28 Şubat davasında 6’ıncı operasyon Haziran 2012’de yapıldı. O günlerde aranan, ama bulunamayan üç isimden de söz edildi. Bu isimlerin, emekli Korgeneral Erdoğan Öznal, emekli Tümgeneral Cevat Temel Özkaynak ve emekli Albay Eser Şahan olduğu duyuruldu.     

5 Ocak 2013’te Star Gazetesi’nde şöyle bir haber yayınlandı:

“28 Şubat soruşturması kapsamında dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması tartışılırken, aynı soruşturmada 3 general ile bir albayın firari olduğu ortaya çıktı. Operasyonun 6'ıncı dalgasının yapıldığı Temmuz ayından beri kendilerine ulaşılamayan, Emekli Korgeneral Erdoğan Öznal, Emekli Tümgeneral Cevat Temel Özkaynak ve Emekli Albay Eser Şahan hakkında görüldükleri yerde yakalanmaları için gıyabi tevkif kararı çıktı. Karar gümrük kapıları ve havalimanlarına da gönderildi... Yakalama kararının çıkartılmasının ardından Emniyet Genel Müdürlüğü harekete geçti. GBT kayıtlarına bu kişilerle ile yakalama kararı işlendi. Görüldükleri yerde gözaltına alınarak en yakın Cumhuriyet Savcısı'na götürülmesi istenen isimlerin yurt dışına çıkışları da engellendi. Gümrük kapıları ve havalimanlarının bağlı olduğu bilgi paylaşım ağına karar işlendi.”

Şu ana kadar aktarılan bilgileri özetlersek; Bu üç isim Haziran 2012’den beri aranıyor. Operasyon tarihi veya Star’ın haberine göre 2013 Ocak’ı itibarıyla da Emniyet Genel Müdürlüğü bu kişiler hakkında gümrük kapıları ve havalimanlarına bilgi verip, yurt dışına çıkışlarını engelliyor.

                                   -Sehven mi, Başka İşler mi?-

Ancak iddianamenin ek klasörlerinde yer alan resmi bir yazı, soruşturma aşamasında medyaya sızdırılan bu bilgileri yalanladığı gibi, resmi bir skandalı gözler önüne seriyor.

Yazının tarihi : 22 Şubat 2012. Sayı: B.05.1.EGM.4.06.66693-3367. Konu: Hazır Edilme.

Yazan : Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi Müdürü 3. Sınıf Emniyet Müdürü Hamza Bayındır.

Yazılan Makam: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı        

İlgi Tutulan Yazılar: a) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18.2.2013 tarih ve 2001/206 sayılı talimatı. b) İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün 21.2.2013 tarih ve 2013/9533 sayılı yazıları.

Kafanız karıştı değil mi?

6’ıncı dalga operasyonunun yapılmasından 4 ay önce yazılmış. Ama 1 sene sonrasına ait yazılar ilgi tutulmuş.

Ankara Emniyet Müdürlüğü yazısında 2013 yerine “sehven”  2012 yazıldığını varsayalım. O zaman da şunları sormak gerekiyor:

-Cumhuriyet Başsavcılığı, 6’ıncı dalga operasyonunda bulunamayan Erdoğan Öznal, Cevat Temel Özkaynak ve Eser Şahan’ın “hazır edilmesi”ni istemek için neden 8 ay bekledi?

-Star Gazetesi, tüm bu yazışmalardan 1.5 ay önce o kişilerin firari olduğunu ve yakalanmaları için gıyabi tevkif kararı çıkartıldığını nasıl bildi?       

“Sehven”ler ve tuhaflıklar bunlardan ibaret değil. Daha büyüğü polisin yazısının içinde. 22 Şubat 2012 tarihli yazıda, aranan her bir sanıkla ilgili şu bilgiler veriliyor:

1-İstanbul ....... adreste ikamet eden Esar ŞAHAN’ın, belirtilen adresinde eşi Necla ESER’in üvey kardeşi Mehmet Hüsnü ALPER isimli şahsın ikamet ettiği ilgi (b) sayılı yazı ile bildirilmiştir. Eser ŞAHAN’ın 23.3.2012 günü İstanbul Sabiha Gökçek Havaalanı’nda ülkemizden çıkış yaptığı, resmi yollardan ülkemize giriş yapmadığı,

2-İlimiz Çankaya ilçesi ....... adresinde ikamet eden Cevat Temel ÖZKAYNAK’ın eşi Hatice Sumru ÖZKAYNAK, eşinin yurt dışında olduğunu, on aydır Türkiye’ye giriş yapmadığını beyan etmiştir. Cevat Temel ÖZKAYNAK 18.04.2012 günü İstanbul Atatürk Havaalanından ülkemizden çıkış yaptığı, resmi yollardan ülkemize giriş yapmadığı,

3-İlimiz Çankaya ilçesi ....... adresinde ikamet eden Erdoğan ÖZNAL’ın, bina yöneticisi Metin TOLUN Erdoğan ÖZNAL’ı yaklaşık bir buçuk yıldır görmediğini, aidatlarının düzenli olarak yatırıldığını, evde kimsenin olmadığını beyan etmiştir. Erdoğan ÖZNAL’ın 22.5.2012 günü ilimiz Esenboğa Havaalanından çıkış yaptığı, resmi yollardan ülkemize giriş yapmadığı tespit edilmiştir.

Bu kadar “sevhen” mümkün mü? Hadi bunun da mümkün olduğunu, aranan kişilerin firar tarihlerinin 2013 yerine yanlışlıkla 2012 yazıldığını kabul edelim. İyi de hem Ankara hem İstanbul polisi, sanıklardan birisinin 1 ay, diğerinin 2 ay, sonuncusunun da 3 ay sonra yurtdışına kaçacağını nereden bildi?!.

Biliyorduysa, niye engellemedi? Sahi bu ne iştir?

Keşke birileri, 28 Şubat tahliyeleri karşısında hop oturup, hop kalkmadan önce özel yetkili savcıların hazırladığı iddianameleri “Allah kelâmı” gibi görmekten vaz geçse... Bunları şöyle objektif bir gözle okuyabilse!..

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
20 Kasım 2013

0 yorum:

Yorum Gönder