21 Kasım 2013 Perşembe

Türk Kürt Federal İslam Cumhuriyeti - Özdemir İnce

17 Kasım 2013 Pazar günü Diyarbakır'da en azından "Bölünme Paranoyası" ve "Şeriat Paranoyası" iddiaları fiilen sona erdi. Paranoya uçup gitti. Şeriat ve bölünme kaldı.
Ne idüğü belirsiz "daha fazla demokrasi"yi isteyen İslamcılar ile Kürtcülerin, liberaller ile soldan dönmelerin, bu kavramın içinin doldurulmasını, tanımının ve ögelerinin sayımının yapılmasını isteyenlere "Paranoyak" sıfatını yapıştırdıklarını anımsayalım.
"Daha fazla demokrasi"nin kuşkusuz kurumları ve kuruluşları, anayasa maddeleri, yasaları vardı, olmalıydı. Bunların ne olduğunu sır gibi saklıyorlar, söylemiyorlardı. Bu konuda soru soranları (ki sayıları fazla değildi), "Şeriat Paranoyası"na, "Bölünme Paranoyası"na kapılmakla suçluyorlardı.
İşte bu sona erdi!
***
18 Kasım gecesi, bir televizyonda (CNN), adamın biri (Osman Ulagay), laik düzeni savunan siyasal partilerin halka verecek, vaat edecek hiçbir şeyleri olmadığı için, verecek ve vaat edecek bir şeyi olan AKP'nin 11 yıldır iktidarda olduğunu ve ekonomik başarısının inkâr edilemeyeceğini söylüyordu.
Burada duralım: "Laik partiler" ne demek? Siyasal Partiler Yasası'na göre bütün partilerin laik düzenin partileri olması gerekmiyor mu? Anayasa'ya ve yasalara göre laiklik Türkiye Cumhuriyeti'nin değişmez düzeni (statükosu) değil mi? Siyasal partiler bu değişmez düzen içinde iktidara gelip iktidardan gitmiyor mu? Bütün dünyada geçerli olan yasal protokol böyle değil mi?
AKP tarikatı hükümeti hâlâ iktidarda kaldığına göre, demek ki böyle değilmiş. Böyle değil, çünkü halkı ve öteki siyasal partileri mandepsiye bastırarak geçeceği deliği genişletti. Artık parti kapatmak hemen hemen olanaksız. Yasa değişmemiş olsaydı da işleri tıkırında giderdi, çünkü yüksek yargıyı kendine göre biçip-dikmişti. AKP iktidara hükümet olmak için değil laik cumhuriyet rejimini değiştirmek için ortaya çıktı.
Adam, bu siyasal kalleşliği görmüyor ve utanmadan AKP'nin ekonomide başarılı olduğunu söylüyor. Halka gerçek yararı olmayan köpüklü "ekonomide başarı" senin ölçüne uyuyorsa, onun kurduğu teokrasiyi de kabul edeceksin, öyle mi?
***
Osman Ulagay, gerçekleri görüp söyleyenlere "paranoyacı" sıfatı yapıştıranlardan biri olabilir. Sayıları çok ama şans eseri oltaya o takıldı. Kısmet işte!
Ama insanların öğrenmek hakkı var: AKP tarikatının anayasa ve yasa tanımadan, milli eğitim teşkilatını İslamileştirmesini, okulları imam-hatipleştirmesini; Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bankacılık işlemlerine fetva veren Şeyhülislamlığa dönüşmesini; 4-6 yaşlarındaki çocuklar için özel Kuran sınıfı açılmasını; Zinciriye medresesini gezen BülentArınç'ın "Diyarbakır'ın asıl kimliği Müslümalıktır" demesini nasıl değerlendiriyor bu hazretler acaba? Bunlar Şeriat düzeninin gerçekleri mi yoksa paranoya mı? Gözünün önünde olanları görmeyenlere idraksiz demezler mi?
Artık fiilen (de facto) şeriat düzeni kurulmuştur. AKP'nin yerel ve genel seçimleri kazanması, cumhurbaşkanlığını ele geçirmesi durumunda resmen kurulacaktır. Bu gerçekleştiği zaman, laik cumhuriyetçileri paranoyak olmakla suçlayanların sığınacakları tek yer onların yanı olacaktır. Tabii tarikatlar, tekke ve zaviyeler de var!
Demek ki İslamcıların istediği "daha fazla demokrasi", AKP'nin şeriat hapını yutturmasıymış!
***
BDP'nin Kürt şoven milliyetçisi ve (kendi iddiasına göre) "şeriatçı" milletvekili Altan Tan, Barzani'nin Diyarbakır'a gelişini "Laik, Kemalist, ulusal devlet anlayışı tarihin çöplüğüne atıldı" sözleriyle değerlendirmiş. (Aydınlık, 19.11.2013) Bay Başbakan da, PKK'ya karşı vatan savunmasında canlarını veren subay, astsubay ve erleri "Boşu boşuna öldüler!" diyerek tarihin çöplüğüne atmış. (Aynı gazeteden).
Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı Kuzey Irak Kürt Bölgesi'ni Irak anayasasında geçen adıyla anarak Kürdistan demiş ve bölgenin başkanı Barzani'yi mutlu etmiş. Bu sözcük Kürtleri Türklere daha bir yaklaştıracakmış.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir de CNN-Türk'ün 5N1K programında, "Bu zamana kadar Kuzey Irak derken Kürdistan dediysek, Türkiye'nin Güneydoğusu'na da Türkiye Kürdistan'ı dememizde mahsur yoktur. Tam tersine bu bizi birbirimize daha çok yakınlaştırmış olacaktır. 90 yıllık bir ret ortadan kalkmış olacaktır" demiş.
Sözcükler var olan şeyleri tanımlarlar, betimlerler. İnsanlar, "Masa"yı yaptıktan sonra ona "masa" demişlerdir, ya da onu yapandan aldıkları zaman yapanın verdiği adı kullanmışlardır. Bu bakımdan, varlıkların, nesnelerin adları, sıfatları değil kendileri önemlidir. Ama bundan böyle sözcükleri yok etmek, yasaklamak da mümkün değil.
"Daha çok demokrasi"nin hedeflerinden biri bu idi zaten. Ama 1923'ten bu yana TC'nin kimliklerini (kafa kağıtlarını), pasaportlarını taşıyanlar, TC'nin belediyelerinde evlenenler, TC'nin TSK'sında subay, astsubay, er olarak hizmet yapanlar; TBMM'de milletvekili ve TC hükümetinde bakan ve başbakan olanlar hangi hakla retten söz ediyorlar? Kendi retlerinden mi?
***
Tarih, PKK'ya karşı vatan savunmasında canlarını veren binlerce subay, astsubay ve er için "Boşu boşuna öldüler!" diyen Başbakan hakkında o anda kararını verdi: Ülkesine lâyık olmayan bir başbakan. Ulusal bilinçten yoksun başbakan!
Ancak böyle bir başbakan, "Laik, Kemalist, ulusal devlet anlayışı tarihin çöplüğüne atıldı" diye zırvalayan Altan Tan'a tepki göstermez. AKP de tepki göstermez. Çünkü küllisi laik, demokratik, ulusal Türkiye Cumhuriyeti'ne karşıdırlar.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, televizyonda, "Türkiye Kürdistanı" için "Diş macunu tüpünden dışarı çıkmıştır, geriye sokamazsınız artık" diyordu.
Gerçekleri görenler, anadilde eğitimli "daha fazla demokrasi"nin, ulusal devletin üniter yapısını hedeflediğini söylüyorlardı. Goygoycular da "Yok canım, bal gibi olur!" diyorlardı.
Yumurta kapıya dayandı, folluğa ha düştü ha düşecek.
Folluğa düşen yumurtadan da "Türk-Kürt Federal İslam Devleti" horozu çıkacak.
Bu arada suçlu da belli oldu: TC. Dışişleri Bakanı Davutoğli, Kürdî türkücü Perwer Şivan'dan özür dilemeyi ihmal etmemiş. Kibar adamdır!
Demokrasi mi? Neyin demokrasisi gardaş?! Tren istasyona geldi. İnecek var! Demokrasi kâfir işidir, gâvur maslahatıdır (düzenidir)!

0 yorum:

Yorum Gönder