İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı ve “büyük rüşvet operasyonu” diye adlandırdığı olay bomba gibi Türkiye gündemine düştü.
Gözaltına alınanlar içinde üç bakanın oğlunun, bir banka Genel Müdürünün ve çok sayıda kamuoyunca tanınan adların bulunması bu operasyona, cemaat ile iktidar partisi arasında bir hesaplaşma olduğu damgasının vurulması, Operasyonu daha da önemli hale getirmiştir.
Operasyon hakkındaki bilgimiz, yazılı ve görsel medyaya yansıyan haberlerle sınırlı olduğu için operasyonun sonucu hakkında şimdilik bir yorum yapmayı uygun görmüyorum.
Ancak, Hükümetin derhal harekete geçerek operasyonlarla ilgili Emniyet Şube Müdürlerinin olayı üst makamlara bildirmemesini gerekçe sayarak görevden alması ve olayın hukuki yönünü bilmeyen yurttaşların bu konuda bilgilendirilmesi gereği duyulmuştur.
Ülkemizde uzun yıllardan beri Adli Kolluk oluşturulması için çeşitli hükümetler zamanında yasa önerileri verilmesine karşın, İç İşleri Bakanlığının karşı çıkması nedeniyle mutlak çıkması gereken bu yasa ne yazık ki çıkmamış ve özlük işleri Cumhuriyet Savcısına bağlı bir Adli Kolluk kurulamamıştır.
Yasalarımıza göre güvenlik güçlerinin hem idari, hem de adli görevi vardır.
İdari görevlerinde üstlerine ve mülki idare amirine balıdırlar.
Adli görevlerinde ise doğrudan Cumhuriyet Savcısına bağlıdırlar.
Bu nedenle zorunlu olarak Ceza Muhakemesi Yasasında düzenlenen hükümlere göre Cumhuriyet Savcısı adli işlerde İç İşleri Bakanlığına bağlı güvenlik kuvvetlerini (Olayın yerine göre polis ve jandarma) Adli Kolluk olarak kullanmak zorunda kalmaktadır.
Güvenlik güçleri Cumhuriyet Savcının verdiği adli görevleri yaparken, mülki amirlerine değil doğrudan Cumhuriyet Savcısına karşı sorumludurlar.
Olayın bu yanını bilmeyenler veya bilip de işine gelmediği için bu şekilde açıklamayanlar, hükümet tarafından bu operasyonda görevlendirilen Şube Müdürlerini görevden almasını haklı görmektedirler.
Bu açıklamadan sonra ilgili yasa maddelerine bakalım.
Ceza Muhakemesi Yasası Madde160:
“(1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” Hükmünü içermektedir.
Ceza Muhakemesi Yasası Madde161:
“(1) Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki Maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Cumhuriyet savcısı, adlî görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister.
(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.
(3) Cumhuriyet savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü olarak verir. Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir.
(5) Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun dairesinde kendilerinden istenen adliye ile ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kamu görevlileri ile Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk âmir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya soruşturma yapılır. Vali ve kaymakamlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri, en üst dereceli kolluk amirleri hakkında ise, hâkimlerin görevlerinden dolayı tâbi oldukları yargılama usulü uygulanır. Hükmünü içermektedir.
Bu yasal hükümleri birlikte değerlendiğimizde;
Cumhuriyet Savcısının Adli kolluk olarak görevlendirdiği kişilerin, Cumhuriyet Savcısının haberi olmadan idari amirlerine haber vermeleri, Hazırlık soruşturmasının gizlilik ilkesine aykırı olduğu gibi görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur.
Bu nedenle Adli Kolluk görevi yapan Şube müdürlerinin, üstlerine haber vermedikleri gerekçesiyle görevden alınmaları yasal değildir.
Alındıklarına göre ben yaptım oldu hukuku uygulanmıştır.
Bilmeyenlerin ve bilip de bilmemezlikten gelenlerin bilgisine sunulur.
18.12.2013
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
18 Aralık 2013 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder