22 Kasım 2013 Cuma

Yargıç-ajan işbirliği

Erdoğan onayladı, yargıdan ‘gizli servis çalışmalarını bilenler’ ayarlandı: MİT gazetecileri dinledi.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan imzasıyla Başbakanlığa gönderilen belgeye göre; bazı gazeteci-yazarların dinlenmesi ve izlenmesine Başbakan Tayyip Erdoğan onay verdi, yargı ayarlandı, MİT de “kod adıyla” operasyon düzenledi. İstihbaratçılarla yargıçlar arasındaki ilişkiyi de gözler önüne seren MİT belgesinde “... gizli servis faaliyetlerinin -doğası gereği- gizli yürütülmesinin zorunlu olduğunu bilen/takdir eden hakimlerle kurulan koordinasyon çerçevesinde tatbik edildiğinin anlaşıldığı” değerlendirmesi dikkat çekti. Bu faaliyetlerin Başbakanlıkça çıkarılan gizli yönetmeliğe dayandırıldığı anlaşıldı.
Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı, yargının bağımsızlığını bir kez daha tartışmalı hale getiren yeni dinleme ve izleme yöntemi ile ilgili bilgi ve belgelere göre gelişmeler özetle şöyle:

Gazeteci Yasemin Çongar, Mehmet Baransu, Markar Eseyan, Amberin Zaman ve Mehmet Altan’ın telefonlarının “Pastör, Elizabeth ve Arashi Quarzad, Çaşıt, Hossain Seyfullah ve Quaramaddin Fatimi” gibi sahte isim ve kod adlarla MİT tarafından dinlendikleri ortaya çıktı. 30 Ekim 2008’den, 4 Kasım 2009’a kadar sürdüğü anlaşılan bu dinlemeler birden fazla tekrarlanmış, dinleme ve fiziki takip kararları, değişik periyodlarla İstanbul 11. ve 14. Ağır Ceza Mahkemelerinden alınan kararlarla uzatıldı.

Olayın açığa çıkması üzerine dinlenenler istihbarat görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak İstanbul Özel Yetkili Savcılığınca Müsteşar Hakan Fidan’ın ifadesi alınmak üzere çağrılmasıyla yaşanan 7 Şubat krizinin hemen ardından MİT Yasası’nda yapılan değişiklik nedeniyle istihabaratçıların soruşturulabilmesi için Başbakan’ın izni gerekiyordu.

Casusluk işin bahanesi 
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, istihbaratçıları soruşturabilmek için Başbakan’dan izin istedi. Savcılığın izin yazısında istihbaratçıların soruşturulmasına gerekçe olarak, “MİT İstanbul Bölge Başkanı ve tutanaklarda tespit edilecek parafı, bilgi yazısı olan, teşkilat görevlilerinin müşteki-mağdurların işledikleri herhangi bir suç olmadığını bildikleri halde, ilgili cumhuriyet başsavcılığı ve mahkemelerin kendilerine dinleme veya izleme izni vermeyeceklerini, bunun kanuna aykırı olduğunu düşündüklerinden, ... haricindeki kişiler için sahte kod adı ürettikleri ve sanki casusluk suçunu takip ediyormuş düşüncesini oluşturdukları, hatta bir kısım müştekiler için iki defa dinleme-uzatma kararı aldıktan sonra aylnı numaralara farklı kod adıyla tekrar talepte bulundukları... söz konusu kişilerin resmi evrakta sahtecilik, haberleşmenin ve özel yaşamın gizliliğini ihlal ve görevi kötüye klullanma suçlarını her bir kişi ve evrak yönünden ayrı aykırı işlediklerinin anlaşıldığı” değerlendirmesi öne çıktı.

İstihbaratçılarla yargıçlar el ele 

Bu noktada MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Başbakanlığa gönderdiği yazı devreye girdi. “10.2.001.01.000.320.201-572” sayılı, 7 Mayıs 2013 tarihli, dört sayfalık yazı Türkiye’de yeni dinleme yöntemini, dayanağını, Başbakan’ın buradaki işlevi ve istihbaratçılarla yargıçlar arasındaki ilişkileri tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Hakan Fidan’ın imzasını taşıyan yazıda, kod isim uygulamasının gerekçesi ve dayanağı şöyle savunuldu:
“Başbakan imzasıyla yürürlüğe giren MİT’in Kuruluş, Görev, Yetki ve Sorumlulukları Yönetmeliğinin ilgili maddelerinde ifadesini bulan ‘görevle ilgili çalışmalarda gizli faaliyet usul, prensip ve tekniklerinin kullanılabileceği’ hükmüne dayandığı, mahkemeleri aldatma kastı olmadığı gibi aksine, gizli servis faaliyetlerinin -doğası gereği- gizli yürütülmesinin zorunlu olduğunu bilen/takdir eden hakimlerle kurulan koordinasyon çerçevesinde tatbik edildiğinin anlaşıldığı, bunların kod isim olduğunun zaten talep yazılarında ve mahkeme kararlarında açıkça belirtildiği, dolayısıyla resmi evrakta sahteciliten de söz edilemeyeceğinin değerlendirildiği...”

MİT Müsteşarı Fidan, Başbakanlığa, savcılığın yönelttiği suçlamaların “hukuka uygun olmadığı”, bu nedenle istihbaratçılar hakkında soruşturma izni verilmemesi görüşünü iletti. Başbakan Tayyip Erdoğan da, Fidan’ın görüşü doğrultusunda istihbaratçılar hakkında soruşturma izni vermedi. Böylece istihbarat görevlilerinin yargılanmasının önü kesilmiş oldu.

Yasa izin vermiyor 

 Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135. maddesinde iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasının kuralları belirleniyor. Yasaya göre bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda hakim kararıyla dinleme yapılabiliyor. Yasa uyarınca dinlenmesine karar verilenler için “yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği”nin de yazılması gerekiyor.

0 yorum:

Yorum Gönder