Barzani ile buluşma da onlardan biri! Hem de Diyarbakır’da... Neden Diyarbakır diye sorarak yumağı çözmeye başlayalım:
Diyarbakır, Kürtlerin merkezi. PKK, BDP için birinci derecede önemli büyük kentimiz. BDP yönetiminde...
Diyeceksiniz ki, ne var bunda, Barzani’nin de “Kuzeyin Güneşi”ne gelmesi doğal değil mi... Şüphesiz ki... Ama önemli olan, sazlısözlü, şiirli türkülü Diyarbakır sahnesini Erdoğan’ın kurmuş olmasıdır.
Neyse lafı uzatmayalım: Erdoğan, özellikle son aylarda iyice çatışan iki Kürt liderliğin arasına giriyor. Barzani’yi, PKK/BDP/İmralı’ya karşı çıkartıyor... Şimdi filmi biraz geriye saralım.
***
Erdoğan ve iktidarı, son iki yıl içinde Barzani ile üç farklı dönem yaşadı. Birinde, Irak merkezi hükümetini dışlayarak, Barzani’nin bölgesel yönetimi ile petrol, gaz anlaşmalarına soyundu. Öyle ki, Ankara adeta Irak’ı parçalayacak! Irak yönetimi ile kanlı bıçaklı oldu... ABD bile bundan rahatsızlık duydu...İkincisi, bu kez Barzani ile atışmalı dönemdi... Bu dönemde İmralı’da Erdoğan ile Öcalan arasında, Suriye ve Irak Kürtlerini de kapsayan bir Türkiye - Kürdistan Federasyonu kurulması zımni anlaşması ortaya çıkmıştı. Öcalan’ın Milliyet gazetesinde açıklanan kıyamet koparan görüşme tutanakları, bunu net gösteriyordu... Bugün bu anlaşma, sürünen eşek olarak çekiştirilip duruyor.
Tabii, bu “federasyon” hem bir düş hem de çok sorunlu bir ölü projeydi! İran’ın Kürt bölgesi? Suriye? Ya yıllardır Irak Kürdistanı’nda tutan Barzani ve Talabani’yi ne yapacaklardı?
Aslında bu “federasyon” düşü, Ortadoğu’da bugünkünden bir adım önceki fotoğraf üzerine kurulmuştu: Suriye’ye müdahale söz konusuydu, ABD esip gürlüyor, Fransa, İngiltere hazırlanıyor ve Ankara’daki savaş ağalarımız da avuçlarını ovuşturuyordu! Suriye’deki Kürt parçası, federasyonun ayağı olacak gibi duruyordu!..
İran-ABD-İsrail ise neredeyse savaşın eşiğine geliyordu. İran’ın atom bombası üretimini engellemenin başka yolu yok gibiydi... Böyle bir savaş olursa, İran’daki Kürt parçası da özgürleşir ve “federasyon”un dördüncü parçası olurdu. Zaten Ankara da bu dönemde İran’a karşı mesafeli ve Amerikan-İsrail pozisyonuna yakındı.
Barzani-Talabani de, bu Ortadoğu savaşı içinde bertaraf edilebilir miydi, nasıl edilirdi, “federasyon”a ortak mı edilirdi, büyük muamma olarak ortadaydı. Ankara ile Barzani arasında diplomatik ilişkiler de küfürbazlı döneme girdi!
***
Ama bir ay içinde ortam ve ilişkiler değişti, ABD, Suriye savaşından yan çizdi, baktı ki El Kaideciler olayı götürecek... Derken beklenmedik bir şey oldu, İran’ın o müthiş diplomatik açılışı geldi. ABD-İran flörtü resmen başladı... Aslında bu olan bitenler, Erdoğan-Öcalan arasındaki İmralı anlaşmasını da çöpe attı! İki taraf da sözde varmış gibi davranıyor!
Önemli bir şey daha oldu: Suriye’de Kürt bölgesi! Buna “Ankara-Suriye Kürtleri savaşı” da denebilir! Kelle kesen El Kaide bağlantılı El Nusracıların, Suriye Kürtlerine karşı savaşının ardında Ankara epey vardı. Güneydoğu’dan binlerce Kürt ve PKK, Suriye’de PYD’ye destek vermek için gitti. Sonuç: Kürtler kazandı, üstelik özerk yönetimlerini ilan ettiler!
Unutmayın ki orası, BDP-PKK yönetiminin bir parçası! Yani aslında PKK resmen bir özerk bölge (devlet) sahibi! Suriye ile sınırımız 900 km... Peki, Kürtlerle kaç kilometrelik yeni sınırımız oldu?!
***
Bu karmaşık gibi görünen sürecin önemli bir noktası daha var: Barzani-PKK/PYD çatışması! Barzani, Suriye’de PKK bağlantılı bir özerk bölge kurulmasını hiç istemedi. Burada sorun, Ortadoğu’dan boy pos atan “Kürdistan”ın patronu kimin olacağı konusudur. ***
İşte Kürt Meselesinin geldiği bu noktada (a- Barzani-PKK çatışması, b- Suriye’de istenmeyen Kürt bölgesi ve c- ölen İmralı anlaşması!), RTE iktidarı, Barzani’yi devreye sokuyor... Hem de Diyarıbekir’de! Hiç kuşkunuz olmasın: RTE önümüzdeki dönemde tek olayı düşünüyor: seçimler... Çünkü o büyük iddiasını sürdürmesinin tek dayanağı, sandıktan güçlü çıkmaktır. Başka her şey RTE’nin aleyhindedir. Sandıkta zayıfladığı an, işi bitiktir!
Bütün hesabı, Kürt oyları üzerindedir! Apo yerine Barzani verelim!
0 yorum:
Yorum Gönder