Başbakan Erdoğan, 2 yıldan fazladır “Dershaneleri kapatacağız!” diyordu.
Bu girişimin pedegojik bir sebebi yok.
Çünkü Türkiye, dershaneleri gereksiz hale getirecek eğitim düzeyini yakalayabilmiş değil.
Siz bakmayın “Türkiye gelişmiş ilk 20 ülke arasındadır!” nutuklarına… Eğitim alanında ekonomisi bizden geride onlarca ülkenin çok daha altında bulunuyoruz.
Bunun isbatı da ortada.
Dünya şehri yapmakla övündüğümüz İstanbul’da hala ikili eğitim verilen okullar var. Yeğenimin çocuğu İkitelli’deki ilköğretime gidiyor. Okul sabahçı-öğleci… Buna karşın onun sınıfında 55 çocuk var. Burada bir öğrencinin okuyup da 24 kişilik sınıfta yetişen çocukla yarışması mümkün mü?
O zaman aileler; devletin yapamadığını kendileri yapmaya çabalıyor; çocuğunu dershaneye yollayarak açığını kapatmaya uğraşıyor.
***
Bir eğitimci olarak dershane sistemine karşıyım. Ama bunun yolu; bugün dershaneleri kapatmaktan değil, eğitimi yaygınlaştırmaktan ve kalitesini artırmaktan geçiyor.
Düşünün ki bu eğitim düzeninde her sene lise mezunlarından 10 bin dolayında öğrenci, ilkokul düzeyinde soruların bile sorulduğu sınavda 1 tane bile doğru cevap veremiyor.
Siz okuldaki eğitimi bu kadar kalitesiz halde bırakırsanız… 300 bin öğretmen açığınız var ise… Derslikler, yoksul kesimlerin bulunduğu yerlerde ağıl gibi kullanılıyorsa… Devlet, okul hizmetini genellikle zengin kesimlerin bulunduğu semtlerde yoğunlaştırıyorsa… Yoksul çocukları üniversiteye girişte ne yapsınlar?
Bu durumu bir de geri kalmış bölgelerimiz ve illerimiz açısından düşünün… Özellikle Güneydoğu’da durum daha da kötü… Buralarda topluma eklenmek isteyen gençlerin elinden dershaneleri de alırsanız onları açıktan açığa PKK’nın kucağına itmiş olursunuz.
Yani, AKP iktidarının dershaneleri kaldırmak için elinde hiçbir gerekçe yoktur. Peki o zaman bu inatlaşma neden?
Sayın Erdoğan, ara sıra kendisini eleştiren Gülen Cemaati yayın organlarından rahatsız. Başbakan’ın amacı AKP genel başkanlığından ayrılıp cumhurbaşkanı olmak. Bu plan işlerse, partiyi kendi adamına teslim etmek istiyor. Abdullah Gül ise buna razı değil. Gülen ekibi Sayın Gül’ü tutuyor. Kıyamet de buradan kopuyor.
Başbakan Erdoğan, onlara bir ders vermek, hatta baş eğdirmek için dershaneleri kapatmayı devreye soktu. Dershaneler bugün büyük ölçüde Gülenci çizginin elinde ya…
Ortadaki kavga bir eğitim kavgası değil, siyasi kavgadır. Ak Parti iktidarının geleceğini şekillendirme mücadelesinin bir yansımasıdır. Başbakan Yardımcısı Arınç ile Başbakan arasında ortaya çıkan gerilimin bir nedeni de budur.
Bu siyasi kavga sonucunda dershaneleri kapatmak demek; yoksul kesim çocuklarının zengin kesim çocukları ile yarışabilmelerinin önünü tamamen tıkamak olacaktır.
Çünkü bu iktidarın eğitim sisteminde, üniversiteye hazırlayacak bir teknik bile yoktur. Çocuklarına öğretmen tutarak yetiştirecek olan zenginler karşısında orta halli ve alt gelir gruplarının büyük bir haksızlığa uğrayacağı kesin.
Başbakan Erdoğan belli ki eğitimin gücünü tam kavrayabilmiş değil. Belli ki eğitim politikasını ülkenin uzun vadeli çıkarları üstüne değil günübirlik politik kazanımlar üstüne kuruyor. Bunun bir sebebi de yanında eğitimci danışmanların bulunmaması olmalıdır. 4-4-4 sistemini de eğitimden anlamayanlar dayatmadı mı Türkiye’ye? “Din-iman-türban” nutukları altında saklanan o modelin işlemediği ortada değil mi?
Kalem tutmayı beceremeyen, tuvalete gidemeyen çocuklardan okullu yaratmak amacındaki o yol gibi dershaneleri kapatacak bu yol da çıkmaz sokaktır.
Dershaneler kapatılırsa, Türkiye’nin geleceğinde halkın çocukları olmayacak; ülkemiz seçkin kesimin çocuklarının yönettiği postmodern bir sömürge alanına çevrilecektir.
18 Kasım 2013 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder