20 Aralık 2013 Cuma

Abd, Çok Şımarttığı Büyük Çocuğunu, Küçük Çocuğuna Dövdürüyor, Bunun Adı Akp-Cemaat Kavgası Oluyor

Dikkat, okumak için sabır gerekiyor..

Sahnede görünen, Cemaat ile AKP kapışıyor oyunudur. Ama sahne arkasındaki gerçek, ABD’nin büyüttüğü, sevdiği ve fazla şımarttığı çocuğunu, küçük çocuğu aracılığıyla dövmesidir.

1990’lı yılların sonunda ve 2000’li yılların başında, Ankara Üniversitesinde, Yüksek Lisans dersi verdiğim öğrencilerimin büyük bir bölümü, Polis Akademisi’nden gelen Komiser Yardımcıları, Hukuk Fakültesi mezunları ve kaymakam adaylarıydı. Ders sonrası sohbetlerde öğrencilerimin arasında bol miktarda Cemaat mensubu olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım. Sık sık bir araya geldiğim bu öğrencilerimin ortak söylemi, “Hocam 10 yıl sonra Cemaatin nasıl söz sahibi olacağını göreceksiniz” şeklindeydi. Türkiye’de Yargı, Emniyet ve Kamunun birçok biriminde Cemaatin etkin olduğunu bugün sokaktaki çocuklar bile biliyor.

Eğer AKP Hükümeti, “Ben artık büyüdüm, dayımı falan dinlemem” havalarına girmesiydi ve bundan cesaret alarak Barzani’nin petrolünü boru hattından akıtmasaydı, yani bardağı taşıran son damlayı koymasaydı yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başka bir bahara kalırdı. 15 Aralıkta petrol akmaya başlıyor, 16 Aralıkta mal varlıklarına el koyuluyor, 17 Aralıkta ise operasyon başlıyor. Ne tesadüf ama değil mi?

AKP Hükümetinin, Suriye’de büyük alan kazanan ABD’nin can düşmanı El Kaide ile fazla samimi olması, Mısır’da ABD’nin iktidara getirdiği, ama haddini aşınca devirdiği Müslüman Kardeşler örgütünü açıkça desteklemesi, Irak’ta ABD’nin korumasındaki Başbakan El Maliki’ye düşmanlık yapması, Gazze’de, ABD’nin terör örgütü listesine koyduğu HAMAS’a arka çıkması, Başbakan Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Putin’e, “Bizi Şanghay Beşlisine alın” demesi, NATO ve ABD’ye inat Çin’den Füze sitemi alma girişimi gibi konuları da, ABD ambargosuna uymayarak İran ile altın ve nakit para alışverişine girmesi konusu gibi bardağı dolduran diğer damlalar olarak görün. Ama bardağı asıl taşıran damlanın, Barzani petrolünün 15 Aralık’tan itibaren akıtılmaya başlaması olduğunu tekrar anımsatayım.

Petrol anlaşmaları öncesinde dershane tartışmaları başladı, imzalar atılınca da hızlandı. O dönemde İktidar ve Cemaat medyası birbirlerini yaylım ateşine tuttu. En azından medya üzerinden sürdürülen kavgayı izleyenler, gelecek adımların sinyallerini alırdı. Ardından Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, iktidara yönelik, “Evlenme vaadiyle kandırılmış gibi hissediyoruz” açıklamasını yaptı. İdris Bal ile İlk milletvekili istifası geldi. Yine anlayan olmadı. Bu zamana kadar Mustafa Balbay için kılını kıpırdatmayan Anayasa Mahkemesi aniden karar verdi. Birkaç gün sonra da Balbay tahliye edildi. “Hayda Balbay ile ne ilgisi var” diyenlere, yargıda kimin hâkim olduğunu anımsayın yanıtını veririm. AKP bu mesajı da almadı. Balbay, BDP’li tutuklu milletvekilleri için de emsal olacak, onlar da serbest kalacak denildiği sırada, okuyanlar bilir, BDP’lilerin başvurusu reddedilir diye yazdım. Nedeni çok basitti. Adına çözüm denilen süreçte BDP’liler tahliye edilmezse, AKP iktidarı zor durumda kalır hesabı vardı. Yine okuyanlar bilir, bu süreçte 28 Şubat davasında tutuklu olanlar da bırakılacak diye yazmıştım. “Amma da attın, bunların ne ilgisi var” diyecekler çıkacaktır diyenlere, yargıda kimin hâkim olduğunu bir kez daha anımsayın yanıtını veririm.

Bazıları, “ABD zaten Çözüm Sürecinin arkasında. Niye BDP’lilerin serbest kalmasını engellesin ki” sorusunda ısrarcı olacaktır. ABD’nin amacı çok şımarttığı çocuğunu dövmek olunca, senaryoya uygun oynayacaktır. Verilen ders yeterli görülünce, BDP’liler de bırakırlar. Az kaldı göreceksiniz.

Bazıları da, “ABD, cemaatin okullarına baskınlar düzenliyor. Buna ne diyeceksin? diyecektir. ABD, kimin arkasında olduğu fazla ayyuka çıkmasın diye, ara sıra evin küçük çocuğunu da azarlayacaktır. Hatta cemaat konusunda daha ileri gideceği eylem ve açıklamaları da olacaktır. Böylelikle de kamuoyu da AKP-Cemaat kavgasına inanmaya devam edecektir.

Tarafları birbirine kırdıran ABD, büyük çocuğu terbiye ettiğini anladığında, hiç merak etmeyin onları barıştıracaktır. Büyük çocuk ise barışmış gözüküp, ufaklığı tenhalarda sıkıştıracağı fırsatı bekleyecektir.

Dikkat edin, işte bu yüzden birçok çevre topa girmek istemiyor. Çünkü bunlar birgün barışırsa, hesabını sorarlar korkusu var. Tatlısu aydını denilen şey bu olsa gerek.

En çok sevdiğim soru ise “Gürbüz bey, önemli olan yolsuzluğun şu ya da bu şeklide ortaya çıkması değil mi? Ne güzel işte düştüler birbirlerine. Bu AKP’nin iktidarını bitirmez mi?”şeklinde. Merak etmeyin, bunu da yazacağım. Biraz sabır.

Bir önceki yazımdaki tezlerimi tekrarlayarak bitireyim. Buradan çıkacak en önemli unsur mağduriyettir. Yerel seçimler sürecinde Başbakan Erdoğan'ı dinleyin, yapacağı karşı hamleleri izleyin, beni anlayacaksınız. Unutmayın, Türkiye'de artık seçmenlerin yüzde 35-40'ını oluşturan, gözü kapalı bir kesim var. Unutmayın “Yolsuzluk artık Yol oldu.”


Gürbüz Evren // Siyaset Bilimci
facebook.com/gurbuz.evren.9

0 yorum:

Yorum Gönder