Gerçek şu ki Firavun o beldede üstünlük taslıyordu. Halkı sınıflara ayırıyor, onların bazılarını eziyordu. Erkek çocuklarını boğazlıyor, kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o azgındı. (Kasas suresi 3-4)
Firavun dedi ki: "Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum..." (Kasas Suresi, 38)
Firavun, kendi kavmi içinde bağırdı; dedi ki: "Ey kavmim, Mısır'ın mülkü ve şu altımda akmakta olan nehirler benim değil mi? Yine de görmeyecek misiniz?" (Zuhruf Suresi, 51)
Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı. (Yunus Suresi, 83)
'Emek' diyeni öldürdü, 'adalet' diyeni boğazlattı
Firavun asla "ben Tanrı'yım" demedi. "Mısır'ın mülkü benimdir" dedi. "Sizin kaderlerinizi ben tayin ederim" deyip, halkı sınıflara ayırdı ve onların bazılarını kollayıp, bazılarını horladı. Vurdu, kırdı, ezdi. "Güç ve otorite bana mahsustur" dedi. "Benim ülkem, benim askerim" diye hitap etti. Herşeyin en iyisini kendisinin bildiğini söyledi. Tüm bunlara sebebin, Tanrı'ya yakınlık olduğunu ifade etti. Ra'nın yeryüzündeki gözü olduğunu, bundan ötürü bu yetkilere sahip olduğunu belirtti. "Emek" diyeni öldürdü. "Adalet" diyeni boğazlattı. Yeryüzünde kibirle dolaştı. Korku saldı. Ama hep, haklı olduğunu ima etti. Sadistleri kollayıp, mazlumları berdar etti. Zulmetti...
Firavun, Kur'an'da anlatılan bir kişilik yapılanmasıdır. Diktatör, sultan, zorba kişiliğin resmidir. Benim dediğim dedik, astığım astık fikrinin bir tecellisidir. Velev ki, insanlığın başına zillet olmuş ruh halinin yansımasıdır.
Örnek verelim. "Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum" diyen Hz.Ali'nin tabi olduğu dine iddia edip, kendisine bir harf öğreten öğretmenlerin üzerine tomaları salan, onları gaza boğan bir kişi Hz.Musa'nın safdaşı mıdır? Yoksa Firavun'un temsilcisi midir?
Esasen cevabı basit. Lakin biz "bunu okurlara bırakalım."
Öğretmenlere gaz bombalarıyla borç ödendi!
Ankara'da öğretmenlerin eylemine son derece sert bir müdahale yapıldı. Aynı saatlerde Başbakan bir konuşma yapıyordu. Öğretmenlere ne yapsak azdır. Manevi borcumuzu nasıl öderiz bilemiyoruz...
Evet, tam o saatte Ankara'da borç ödeniyordu. Öğretmenlere gaz bombalı bir saldırı yapıldı. Hak arayan, meşru ve demokratik bir yürüyüş gerçekleştiren öğretmenlere adeta saldırıldı. Ve bu saldırıyla çok sayıda insan yaralandı. Keza, öğretmenlere yapılan bu saldırı ile; Gezi direnişi boyunca yapılanlar arasında tek bir fark yoktu.
O an Ankara'da olmayı çok istedim. Omuz vermeyi. Zulme karşı kıyam etmeyi. Orada olamadığım için son derece üzgünüm. Lakin, mücadele devam ediyor. Sürecek ve daha da yoğunlaşacak. Yükselen halkın sesine kulak vermek, omuz vermek, ortak olmak gerekiyor. Her nerede zulme karşı bir ses yükseliyorsa, o ilahi bir sestir. Orada olmak gereklidir...
***
Birçok öğretmen başından yaralandı. Gençliğin rehberleri vuruldu. Öğretmenlere gaz atıldı. Bu ne demek biliyor musunuz? Evet. Yukarıdaki bölümü tekrar okuyun. Bu işin, kimin işi olduğunu anlamak için, o bölümü bir kez daha okuyun. Açın, Kasas suresine bakın. Bakın ve Firavun'un kim olduğuna tanıklık edin. Keza Allah tanıktır. Şahittir...
Şahadet edin.
24 Kasım 2013 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder