25 Kasım 2013 Pazartesi

Dershane Kavgasının Altında Yatan Gerçekler - Gürbüz Evren

Adına Barış, Çözüm ya da İmralı dedikleri süreçte ilk patlayan bomba, Oslo görüşmelerinin sızdırılması olmuştu.
Cemaat’in, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı hedef alarak Recep abimgile mesaj verdiği söylendi.
Recep abiimgil de, özel yasa ile Hakan kardeşimi korumaya aldı.
Sorun neydi peki?
PKK, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki dershanelerin kapatılmasını, Oslo görüşmelerinden önce şart koşmuştu. Hem de şartların ilk sırasına yerleştirmişti.
PKK’nın olmazsa olmaz dediği şartlarından biri de, Doğu ve Güneydoğu’daki cemaate ait öğrenci yurtlarının kapatılmasıydı. Bu yurtlara örgüt sık sık bomba atıyordu.
PKK ayrıca, cemaatin bu bölgelerde açmaya hazırlandığı özel üniversitelerden de vazgeçmesini istiyordu.
Bu şartların yerine getirilmesine önlem olarak, Oslo görüşmelerinin konuşma kayıtları sızdırıldı.
Bu olay, gerilmiş olan ipleri kopma noktasına getiren gelişmeydi.
Peki, ipler niye gerilmişti?
Çünkü Oslo olayının çok öncesinde, Fetullah Gülen’in çevresi, artık liderlerinin Türkiye’ye dönmesini istediklerini ilgili çevrelere bildirdi.
Recep abimgil ise Gülen’in ziyaretçilerine, sevenlerine, müritlerine el öptürerek, hayatının geri kalan bölümünü bir evde ya da villada yaşayarak geçirmeyeceğini, iktidara ortak olacağını biliyordu.
Öyle ya yıllarca sabırla yetiştirdikleri cemaat mensupları artık yargı ve emniyet başta olmak üzere kamuda en kilit noktalara gelmişti.
Özgüven ve güç vardı. Etkili Medyası vardı.
Maddi güç ise hesap makinelerinin bile hesaplayamayacağı kadar büyüktü.
Yeri gelmişken, dikkatinizi çekti mi, Recep abimin çevresindeki yakın korumalar sık sık ve topluca değiştiriliyor.
Neden?
Yanıtı arayanlar, emniyet ve polis akademisinin kimin kontrolünde olduğuna bir baksın.
Devam edelim, Recep abimin hiç kimse ile iktidarı paylaşmayacağı da ortada.
Tek adamlıktan, hiçbir şey ve kimse için vazgeçmeyeceğini dünya alem biliyor.
“Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli “ şarkısı eşliğinde , “Taş yerinde ağırdır” söylemiyle Hoca gelmesin kararı cemaate bildirildi.
Son Türkçe olimpiyatları, bozulan ilişkilerin ve imajın düzeltilmesi için fırsat olarak kullanıldı. Recep abimgil tam kadro İstanbul’daki galaya gittiler. Konuşmalar, karşılıklı mesajlar verildi.
Amma velakin, ilişkiler yara almıştı, öyle kolay kolay düzelmezdi.
Yerel seçimler yaklaştıkça, demokratikleşme paketinin kesmediği PKK saldırı düzenlemesin, terörü başlatmasın, şehit haberi gelmesin hesabıyla Apo ve Kandil ile görüşmeler hızlandı.
Onlar da, daha önce kapatılacağı dillendirilmiş olan dershane ve yurtları, açılması düşünülen özel üniversiteleri yeniden gündeme getirdiler. Hadi ama sabrımız taşıyor dediler.
Rivayet o dur ki, Diyarbakır şovuna katılan Keko Barzani de, “Canım altı üstü dershane değil mi. Kapatın gitsin. Kandil’dekileri bu yüzden kızdırmayın. Barışı tehlikeye atmayın” demiş.
Şimdi zurnanın zırt dediği yere geldik.
Recep abimgil, şartları yerine getirmek için sadece Doğu ve Güneydoğu’daki dershane ve yurtları kapatsalar pazarlık ortaya çıkacak. İtibar zedelenecek. Öyleyse geriye kalan en iyi yol, tüm Türkiye’deki dershaneleri kapatarak konuyu kamufle etmek.
Recep abimgilde, “Cemaatle bir şekilde ortak paydada birleşmenin yolları bulunur, ama PKK saldırmaya başlarsa, o zaman yandı gülüm keten helva” düşüncesi ağır bastı.
Cemaat ise olaya, “vay be PKK’nın talebi için bizi harcıyorsunuz” diye tepki göstererek, gerek liderlerinin ağzından gerek medyasından gerekse AKP içindeki milletvekillerinin ağzından olabilecekler konusunda mesajları ve üstü kapalı tehditler veriyor.
Ama tüm bunlar olurken, perde arkasında Fetullah Gülen’in Türkiye’ye dönme isteği yeniden ve daha sert bir biçimde gündeme geldi.
Hatırlayacaksınız, birkaç ay önce Gülen ABD’de ameliyat geçirdi. Ayrıca, yaşa bağlı olarak yeni sağlık sorunları da ortaya çıkıyor. İşte bu nedenle son dönemde perde arkasında, Cemaat temsilcilerinin “Artık geri dönmeli, geri kalan ömrümü burada geçirmeli” baskısı arttı.
Gülen, şimdiye kadar, bu konudaki sorulara, “Dönüşüm için atmosfer uygun değil. Gelişimin bazı çevrelerde sıkıntı yaratmasını, sorunlara yol açmasını istemem” demişti.
Adına uzman ve gazeteci denilen bazı çok bilmişler ise Gülen’in bu sözlerle Atatürkçü çevreleri işaret ettiğini söylüyordu. Oysa Fetullah Gülen’in işaret ettiği rahatsızlık duyacak çevreler Recep abimgildi.
Cemaat elindeki kasetleri piyasa sürecek haberleri prim yapıyor. Ben size söyleyeyim, bu pilav daha çok su kaldırır. İki taraf ta, kamuoyu önünde, hele yerel seçimler öncesinde birbirini yaralamaz. Sonuçta hedef ve çıkarlar aynı noktaya çıkıyor.
“Dershaneler kapanıp, özel okul olsa, Cemaate ne zararı var ki” şeklindeki değerlendirmelere de ayrıca bir yazı yazacağım.

 Gürbüz Evren / Siyaset Bilimci

0 yorum:

Yorum Gönder