23 Kasım 2013 Cumartesi

Cemaatin elinde Başbakan'ın ve bakanların kasedi var mı?

Deniz Baykal'ı yıllar önce koltuğundan eden seks kasetini çekenler ve internette yayınlayanlar belli oldu mu?
Hayır!
Genel seçimlerden önce MHP'li parti yöneticilerinin ve milletvekili adaylarının benzer görüntülerini yayınlayanlar bulunup hesap soruldu mu?
Hayır!
Ergenekon davasında yargılanan Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin telefonuna, Hizbut Tahrir örgütüne üye adamların telefon numaralarını "sehven" yükleyenler cezalandırıldı mı?
Hayır!
Gazeteci Soner Yalçın'ın, Barış Terkoğlu'nun, Barış Pehlivan'ın, Müyesser Yıldız'ın bilgisayarlarına "Truva Atı" mesajlar gönderip, onları hapishanelere tıktıranlar yakalandı mı?
Hayır!
Deniz Kuvvetleri'ndeki yüzlerce onurlu subayı sahte CD'lerle "denize dökenler" araştırıldı mı?
Hayır!
Ve tüm bu olaylar, Başbakan tarafından "siyaset malzemesi" yapıldı mı?
Evet!
***
Yukarıda sıraladığım "komploları" neden hatırlattım, biliyor musunuz?
Önce MİT, şimdi de dershanelerin kapatılması tartışmalarında su yüzüne çıkan "iktidar-cemaat sürtüşmesi"nin içyüzünü anlatabilmek için...
Dünkü bahane, MİT'ti; bugün dershaneler...
Bu kavganın asıl nedeni, Başbakan'ın yüreğine düşen korku!
Kendi elleriyle besleyip büyüttüğü, devletin kalbine yerleştirdiği cemaatin, artık kendi varlığını tehdit edebilecek kadar büyüdüğünü gördü.
Cemaatin elindeki "dinleme, izleme ve kaydetme" gücünün, kendisini de hedef aldığını anladı.
Yani, elindeki silahın namlusu kendisine döndü.
Cemaat, "Bize daha fazla milletvekili ver. Daha çok kadro ayır. Pastanın en büyük dilimini bize yedir. Aksi halde Baykal'ı, MHP'lileri ve tüm muhaliflerini nasıl yaktıysak seni de yakarız" demeye başladı!
***
Şimdi iki tarafa da soruyorum:
Cemaatin elinde Başbakan'a... Başbakan yardımcılarına... Bakanlara... Eski bakanlara... AKP'li milletvekillerine... AKP'nin emrindeki üst düzey bürokratlara...
Ve AKP'nin valilerine ait "yasadışı dinleme ve izleme kayıtları" var mı?
Tek bir kişi bile çıkıp, "Hayır, asla böyle bir şey yok" diyebilir mi?
***
Yok; dershaneler kapatılacakmış da cemaat bunu istemiyormuş da...
Hepsi palavra...
Tek gerçek var:
O da iktidarın, cemaatin artık kendisine verilen rolü küçük bulduğu...
Başrol istediği...
Elindeki "kasetleri" de bunun için kullanıyor elbette! Tabii; sadece ucunu göstererek!
Başbakan ise "yakayı daha fazla kaptırmamak ve iktidarına ortak yaratmamak" için direniyor!
***
Peki; iş bu noktaya gelmişken, anlaşma sağlanır mı? Kılıçlar kınlarına sokulup, barış çubukları yakılır mı?
Hiç kuşkunuz olmasın; evet!
Çünkü iki taraf da daha fazla riski göze alamaz.
Bu kavganın "tek yenileni olmayacağını" ikisi de bilir!
Ve daha dün Başbakan'a "yalancı mum" diyen Fethullah Gülen, tıpkı son seçimlerden önce olduğu gibi "Mezardakilere bile oy kullandırıp AK Parti'yi destekleyin" diye fetva verir!
Keşke yanılsam; ancak doğanın kuralıdır bu:
Herkes kimi ne kadar ısıracağını iyi bilir!
MALTEPE'DEYİZ!
Aydınlık okurları çığ gibi büyüyor, büyüdükçe de birbirlerini bulup dost oluyor, kardeş oluyor, ülkenin aydınlanması mücadelesinde yoldaş oluyor!
Maltepeli Aydınlık Okurları da bu gruplardan biri...
Yarın (24 Kasım) saat 10.30'da Maltepe Belediyesi Küçükyalı Evlendirme Dairesi'nde (Küçükyalı sahilinde) bir kahvaltı düzenliyorlar.
Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel ile beni de konuk olarak davet ettiler.
Kısacası; çoğunu daha önce meydanlarda, mahkeme salonlarında, eylemlerde görüp sevdiğim "yeni ailem"in üyeleriyle ilk kez buluşup kucaklaşacağım.
Nerede olursanız olun...
Sizi de bekliyoruz!
GÜNÜN SORUSU
Başbakan, Ahmet Kaya'yı protesto edenlerin hepsinin "Gezici" olduğunu iddia etmişti... Meğer, bir zamanlar "sözcüsü" olan Akif Beki'nin karısı şarkıcı Zara da o protestoculardan biriymiş... Sorum Akif Beki'ye:
Ne yapacaksın şimdi kardeş?
'Faiz lobisi' AKP'li çıktı!
Başbakan, her fırsatta Haziran Direnişi'nin "faiz lobisi"nin işi olduğunu söylüyordu ya... Maliye aylarca banka hesaplarını didik didik etmiş ama bu lobiyi bulamamış.
Benzer bir çalışmayı Sermaye Piyasası Kurulu da yapmış...
İncelemelerde, Haziran Direnişi sırasında yoğun işlem yapan kişiler arasında, hükümete yakın işadamları ve AKP'li bazı milletvekillerinin olduğu ortaya çıkmış.
SPK Başkanı'na soruyorum:
Açıklayın şu "faiz lobisi"ni de kim olduklarını isim isim bilelim!
Günün İsyanı!
"Ben bilmem, büyüklerim bilir" diyerek siyasi konularda pek konuşmayan eski futbolcu AKP Milletvekili Hakan Şükür, attığı tweet'lerle iktidar-cemaat kavgasında cemaatten yana tavır almış... İsyanım kendisine:
Bu tweet'leri atmadan önce hangi "büyüklerine" danıştın?

0 yorum:

Yorum Gönder