5 Mayıs 2013 Pazar

Blogunuza Shakespeare Dokunuşu


Shakespeare, şuanda yaşıyor olsaydı nasıl olurdu?
Twitter, sosyal medya ya da blog gibi terimleri bilmemesine rağmen, Shakespeare bugün olsa tüm bu kelimeleri kucaklardı. Dille oynamaktan çok keyif alan Shakespeare yarattığı bir çok eseri tüm bu ağlardan yayınlardı belki…
Peki, Shakespeare’in kelimelerini, kullandığı metinlerin dışında alır ve bloglarda kullanırsak ne olur? 
Başarılı bir blog için Shakespeare’in blogculara tavsiyesine ve kelimelerinin blog  uygulamalarına bir göz atalım o halde…
Post (İçerik) uzunluğu
“Kısalık zekanın ruhudur.” (hamlet)
Özlük, kısalık nüktenin bedenidir, ruhudur, yalınlık nüktenin ta kendisidir. Blogunuza yazdığınız postları ve paragrafları kısa tutmaya çalışın.
Düzenli Post Paylaşımı
“Ben zamanı harcadım, şimdi de zaman beni harcıyor.” (Richard II)
Düzenli olarak blogunuzu içeriklerle besleyin. Blogunuzun güncelliğini kaybederseniz bir süre sonra blogunuz ve takipçileriniz yok olup gidecektir.
Görsel kullanma

“Söze uygun eylem, eyleme uygun söz.
” (Hamlet)
Görselinizin içeriğe uygun olduğundan emin olun. Görselle içeriğin ilişkisi çok açık değilse, aralarındaki bağlantıyı sağlamak için bir başlık bulabilirsiniz.
Blog tasarımının önemi
“Kılığı, kişiyi ele verir.
Görünüş her zaman önemlidir. Dışarıya çıkarken 40 farklı aksesuarı aynı anda giymediğiniz gibi, bunu blogunuzda da yapmayın.
İçeriklerin önemi
“Az sanatlı çok laf!” (Hamlet)
Fotoğraf ve görseller kullanımı önemlidir fakat okuyucuyu asıl bağlayan ilginç içeriklerdir. İçeriklerinizi ilginç, faydalı, az bulunan, farklı bakış açısı sağlayan metinlerle oluşturun.
Tartışmalı konulardan kaçınma!
“Cesaret, arkadaşım ol!” (Cymbeline)
Bazen bölücü konulardan çok korkmamak, uzak kalmamak gerekiyor. Böyle konuların da okuyucunun ilgisini çektiğini unutmayın. Tartışmalı konuları olgunlukla işleyin ve okuyucularınızın karşıt görüşlerini paylaşın.
Blogunuza gelen yorumlar

“Sevgilerini göstermeyenler sevmiyorlardır. ” (Two Gentleman of Verona)
Diğerlerinin post ve yorumlarını okuyup, mantıklı bir biçimde yorumladığınızdan emin olun. Blog yeni ilişkiler kurmak ve geliştirmenin en zevkli ve zekice yoludur.

Düşmanca yorumlarla başa çıkma
“Seni cevaplarımla memnun etmekle yükümlü değilim.” (Venedik Taciri)
Hepimiz biliyoruz ki olumsuz yorumlarla uğraşmak nadiren eğlencelidir. Unutmayın, kimseyi memnun etmek zorunda değilsiniz. Ayrıca her zaman amacınız kişiyi değil, savunduğu fikri eleştirmek ya da cevaplamak olmalı .

İstatistiklerle meşgul olma
!

“Parlayan her şey altın değildir.” (Venedik Taciri)
Her ne kadar istatistikler blogunuzu yüceltebilse de tek başına blogcunun tüm başarısını gösteremez. İstatistikleri blogunuzu geliştirmek için kullanın ama onları sizi yazmaktan ve sosyalleşmekten alıkoymasına izin vermeyin.
Kaynaklarını doğrulama

“Tanrım! Şu ölümlüler ne kadar aptal!” (Bir yaz gecesi rüyası)
Diğer insanların internete koyduğu her içeriğe hemen güvenmeyin. Mesela; birçok sitede Shakespeare’in olduğu söylenen bir sürü alıntı varken, farklı sitelerde bunun tam tersi bulabilirsiniz.
İçerikleri yayına alma

“Yapılan şey, geri alınamaz.” (Macbeth)
“Konuşmadan önce düşün, hareket etmeden önce ölç.
Blogunuzun içeriklerini yayınlamadan önce yazınızı gözden geçirin, kendinize ve yazınıza zaman tanıyın. Örneğin; 24 saat bekleyin ve bu süre sonunda yazınızı tekrar okuyun. Böylece postunuzu daha dikkatli incelemiş, mantık ya da yazım hatalarını en aza indirmiş olacaksınız.

Tüm bu maddelere ek olarak; blogu henüz ilerleme aşamasında olan birine yorumlarınızla destekte bulunarak bir süre sonra sizin takip ettiklerinizin  kendi blogunuza dahil olmalarını sağlayabilirsiniz. 
İşte blog ruhu budur!

0 yorum:

Yorum Gönder