15 Mayıs 2013 Çarşamba

10.Sınıf Türk Edebiyatı Fırat Yayıncılık 3.Ünite: Dini-Tasavvufi Türk Şiiri (Sayfa:166,167,168,169,170)


C.Dini ve Tasavvufi Türk ŞiiriHAZIRLIK
1.Pir Sultan Abdal,
16. yüzyılda yaşamış, Türk halk şairi, ozan.
Asıl adı Haydar’dır.
Yaşamının büyük bölümü Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Çırçır Bucağına bağlı Banaz köyünde geçti.
Ölümünün, 1547-1551 ya da 1587-1590 arasındaki bir tarih olduğu sanılıyor.
Bir ayaklanma düzenlediği için Hızır Paşa tarafından öldürülmüştür.
Hayatı hakkında söylentiler dışında kesin bir bilgi yoktur.
Şiirlerinde tasavvuf, tabiat, aşk ve halkın gerçek yaşayışıyla ilgili konuları işlemiştir.
Divan edebiyatından hiç etkilenmemiştir.
Halk edebiyatı nazım şekilleri içinde, duygu ve düşüncelerini açık ve sade bir halk söyleyişiyle dile getirmiştir.
“Sarı Tambura” adlı şiiri bize Yunus Emre’nin Dertli Dolap şiirini hatırlatır.
Edebiyatımızda “nefes” türünde söylediği başarılı şiirleriyle tanınır.
Pir Sultan Abdal, Alevi gelenekleri ve tarikat içinde yetişti.
Şiirlerinde duru ve yalın bir kullandı http://googlehocam.blogspot.com/
2.
Nutuk: Pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren dervişlere derecelerini ve tarikat adabını öğretmek için söyledikleri şiirlerdir.
Türün en önemli temsilcisi  Kaygusuz Abdal’dır.
Dini ve tasavvufu halk edebiyatı nazım biçimidir.
Nazım birimi dörtlüktür.
Yapı yönüyle koşmaya benzer.
Ey özünü insan bilen
Var edep öğren edep
Ey edep erkân bilen
Var edep öğren edep
Gel Hakk’a olma asi
Ta gide gönlün pası
Dört kitabın manası
Var edep öğren edep
Edep gerektir kula
Ta işi temiz ola
Edepsiz girme yola
Var edep öğren edep
Gaflet içinden uyan
Edepsiz olma ey can
Edeptir asl-ı iman
Var edep öğren edep
Kaygusuz Abdal uyan
Aşkı bil aşka boyan
Şöyle demiştir diyen
Var edep öğren edep
Kaygusuz Abdal (15. Yüzyıl)
3. Şar: kent, şehir
Mürşit: İrşat eden http://googlehocam.blogspot.com/, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran. Peygamber vârisi olan, kılavuz. Tarikat piri, şeyhi.
Pir: tarikatın kurucusu
4.
5. Bu şiirlerde dini ve tasavvufu duygu ve düşüncelere yer verilmiştir. Allah sevgisi, cennet, mümin gibi dini düşünceye ve duygulara ait kavramlarla bu konular işlenmiştir.

1a
Pir Sultan Abdal 16.yy da yaşamış Alevi- Bektaşi şairidir. İran yanlısı mezhep olaylarına karıştı. Tekke ve tasavvuf kalıplarını aşıp geniş bir halk kesimine seslendi. Aşk, tasavvuf, doğa, kavga konularını işledi. Şiirlerin tamamını hece ölçüsünde ve duru bir halk diliyle yazdı. Daha fazla bilgi için hazırlık 1. soruya bakabilirsiniz.
Bu dönem Osmanlı Devletinin zirvede olduğu dönemdir.  II. Beyazıt, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman bu dönem padişahlarıdır. Devlet üç kıtaya hükmetmiş ve devlet en geniş sınırlarını ulaşmıştır. Ancak bu dönemde Yavuz Sultan ile Şah İsmail arasında bir mücadele söz konusudur. I.Selim Çaldıran, Ridaniye ve Mercibadık savaşlarını kazanarak halifeliği Osmanlı Devleti’ne getirmiştir. Pir Sultan Abdal’ın bu dönemde Şah İsmail yanlısı olduğu söylenmiş ve şiirlerinde de tasavvufun yanında Şah’ı öven şiirler yazmıştır.
1B.
16. yüzyılda, Osmanlı’da Doğu kültürünün etkisiyle dinî ve kültürel değerlere bağlılık vardır. Bu dönemin zihniyetinde tasavvuf önemli bir yer tutar. Başta Fuzuli olmak üzere diğer Divan şairlerinin eserlerinde tasavvufun ağır bastığını görüyoruz. Tekke Edebiyatının bu dönemdeki temsilcisi Pir Sultan Abdal’dır. Pir Sultan Abdal tekke şairleri arasında şiirlerini sazla söyleyen ender kişilerdendir. Daha çok nefesleriyle tanınır. Dini ve tasavvuf düşünceyi şiirine yansıttığı görülmektedir. Bu dönem zihniyetine uygun olarak Şiilik, tasavvuf konularıyla şiirlerini oluşturmuştur.
2. Aliterasyon: Şiirin tamamında d,l,b,l sesiyle asonans: a,e,ü sesleriyle
Ölçü ve duraklar: 6+5 duraklı 11 hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Uyak( kafiye) :
Eğer gözlü isen dizil katara,  —–a yarım uyak
Bu yol gözlünündür, körün değildir. –ün değildir: redif    / —r: yarım uyak
Ne yitirdin, ne ararsın bağda —-a yarım uyak
Bu gül bülbülündür, hârın değildir. —-ın değildir  redif   / —r yarım uyak
Kuyuya varmadan dibe geçilmez, —-ilmez redif   /  –ç yarım uyak
Mürşit olmadan müşkil seçilmez.—-ilmez redif   /  –ç yarım uyak
Çarşıya varmadan dükkan açılmaz, —-ılmaz redif   /  –ç yarım uyak
Bedesten ararsan şarın değildir. —-ın değildir  redif   / —r yarım uyak
Benim mürşidimin gönlü ganidir,—-dir  redif    /  —-i yarım uyak
Mürşidin cemali Hak cemalidir    ,—-dir  redif    /  —-i yarım uyak
Girebilir isen gönül evidir,,—-dir  redif    /  —-i yarım uyak
Eğer giremezsen  yerin değildir.—-ın değildir  redif   / —r yarım uyak
Bak şu erenlere durmuş divana  —a redif     / —–n yarım uyak
Şahin avlanmamış çaylak avına ,—a redif     / —– http://googlehocam.blogspot.com/ n yarım uyak
Pir Sultan’ım hu de yalvar pirine—e redif     / —–n yarım uyak
Erip yetişmezse pîrin değildir.—-ın değildir  redif   / —r yarım uyak
Söyleyiş: Ahenkli bir söyleyişe sahiptir. Kafiye, redif ve iç seslerle ahenk sağlanmıştır.
3. Bir bütün oluşturan birim dörtlüktür ve bunlar birbirine aynı tema içinde bağlanmıştır. Bir bütün güzelliği söz konusudur.
4. Dini ve tasavvuf zihniyetine uygun olarak bu kelimeleri kullanmıştır. Bu kelimeler Tekke edebiyatında sıkça kullanılan kavramlardır. Dini ve tasavvufu gelenekten gelir. Nutuk tekkeye giren kişilere oranın adabını ve derecelerini öğretmesi bakımından bir ilişki söz konusudur.
5. Nasihat
6. Şiirin yazılma amacı pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren dervişlere derecelerini ve tarikat adabını öğretmektir.
7. ……. Yorum sorusu size bağlı
8. 16. yüzyılda, Osmanlı’da Doğu kültürünün etkisiyle dinî ve kültürel değerlere bağlılık vardır. Bu dönemin zihniyetinde tasavvuf önemli bir yer tutar. Başta Fuzuli olmak üzere diğer Divan şairlerinin eserlerinde  tasavvufun ağır bastığını görüyoruz. 16.yy Tekke edebiyatının temsilcisi olan Pir Sultan Abdal’ın da şiirlerinde tasavvufu konularını işlediğini ve zihniyeti bu şekilde oluşturduğu görülür.
9.a.
b. Şairin inancının, hayatının ve hayata bakış açısının şiire aynen yansıdığı görülür; çünkü şair yaşadığı dönemden ve kendinden eserlerini soyutlayamaz.
YORUMLAMA – GÜNCELLEME
1.
Bu dörtlüğü Tasavvuf edebiyatı geleneğine göre değerlendirmek gerekiyor.
Kuyudan kasıt tekkenin kendisidir.  Dip dediği ise insanda derinlik ve insanın pişmesidir. Yani insanlar tekke kapısına varmadan enginliğe, derinliğe ulaşamayacağını dile getiriyor. Mürşit olmaya niyetlenen kişi hiçbir engel, güçlük ve zorluk seçmez. Mürşit her türlü fedakârlığı, engeli ve güçlüğü hiçe saymalıdır. Dükkân açmaya niyetlenen, çarşıyı araştırıp işin zorlularını bilecek. Çarşı bilinmeden, dükkân açılmaz… Şehirlerde bedestenler olur… Eğer bedesten arıyorsan ve yoksa bulunduğun yer şehir değildir…

Günümüze göre yorumlarsak bir kişi bir şeye amaç ediniyorsa o hedefin artı ve eksilerini bilmeli ve ona göre o yolda çalışmalı.
2.
Sayfa 168
TEMAÖLÇÜNAZIM BİRİMİDİL VE ANLATIM
NUTUK http://googlehocam.blogspot.com/Tarikat adabını öğretmek, şeyh, pir,Hece ölçüsüDörtlükSade bir dil
TÜRKÜÖzlem, gurbet, ayrılık, sıla, doğa, aşk,   sevgiliHece ölçüsüDörtlük ve kavuştaklıSade bir dil
GAZELAşk, kadın, şarapAruz ölçüsüBeyitSüslü ve sanatlı ağır bir dil


Sayfa 169
DEĞERLENDİRME
1. D –D –D
2. “B” ŞIKKI – PİR SULTAN ABDAL
3. “E” ŞIKKI “AĞIT” Ağıt Âşık Halk edebiyatının bir türüdür.
4. “E” ŞIKKI “ NEFES”  Bektaşi şairlerin söyledikleri tasavvufi şiirlerdir.
5. “C” ŞIKKI “ KÖROĞLU”   http://googlehocam.blogspot.com/ Köroğlu Âşık Halk edebiyatı sanatçısıdır.
6. Divan şiirinde dini konular genellikle nesir olarak ele alınır. Nazımla işlenen dini konular azdır.  Dini nazım türleri şunlardır: Tevhit, münacat, naat,  maktel-i Hüseyin, miraciye, hilye, mevlit, kırk hadis, menkıbname.  Halk edebiyatında ise dini konular nazımla yazılmıştır; ama bu nazım sadece ne divan edebiyatında olduğu gibi aruz ölçüsü ve gazel ve kaside gibi nazım biçimleriyle ne http://googlehocam.blogspot.com/ de aşık tarzı halk edebiyatı gibi hece ölçüsü veya semai, koşma gibi nazım biçimleriyle dile getirilmiştir. Tekke edebiyatı ikisinden de yararlanmıştır.
Divan ve Aşık Tarzı edebiyatına nazaran Dini ve Tasavvufu edebiyat daha çok kişiye hitap etmiştir. Bu yüzden şiirlerinde halkın genelinin anlayabileceği bir dilin kullanılmasına özen göstermişlerdir. Divan edebiyatının ise dili oldukça ağırdır.
Sayfa 170
BULMACA
1GÜZELLE2ME 
A E 
Z 3KASİDE 
E 4T  N 
L  E5TEŞBİH
   M V 
İ6 7A8NO9NİM 
M   E   İ 
G  D10NESİB 
11SE12MAİ  N 
    A    M  İ http://googlehocam.blogspot.com/
   N 
İ Beğendiğiniz yazılar için sosyal medyadan “beğen” i tıklayınız

0 yorum:

Yorum Gönder